HPV enfeksiyonunun oluşabilmesi için virüsün hastanın bazal tabaka hücrelerine ulaşması gerekir. Bulaş, sıklıkla hastaların derisinde ya da mukozasında travma sonucu oluşan mikro lezyonlara temas ile gerçekleşmektedir. HPV’nin bulaşma yolları arasında cinsel ilişki sırasında ya da enfekte materyallerle temastan söz edilse de (eller ve ortak eşya kullanımı gibi) hastalığın yaygın bulaşma yolu cilt temasıdır. Çoğunlukla penis, anüs, vajina ya da ağız gibi nemli bölgelerin teması ile bulaşan HPV, çoğunlukla genital bölge ve çevresinde ortaya çıkan siğil lezyonları ile kendini belli eder.
Birden fazla cinsel partner, erken yaşta başlayan aktif cinsel yaşam gibi durumlarda HPV enfeksiyonuna daha sık rastlanır. Kadınların serviks (rahim ağzı) bölgesinin dış ortama daha açık olması nedeni ile erkeklerden kadınlara bulaşma ihtimalinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Oldukça bulaşıcı bir virüs olan HPV, bulaştıktan sonra 2- 6 ay kadar kuluçka süresinde kalabilir. Bu süreçte herhangi bir semptom gözükmeyen hastalar (genital siğil vb.) virüsün yayılmasında etkin rol oynar. Genital siğiller ile fark edilen enfeksiyon, bazı hastalarda herhangi bir belirti göstermeden uzun yıllar sessiz evrede kalabilir. HPV enfeksiyonunun yüksek riskli grupları (HPV 16, HPV 18), tedavisi ve takibi yapılmadığı takdirde rahim ağzı kanseri, makat kanseri ve anüs kanseri gibi riskli hastalıklara neden olabilmektedir. HPV ile temas eden hastalarda 3 olası sonuç ortaya çıkar. Bunlar;
Human Papilloma Virüsü, oldukça kolay bulaşabilen yaygın bulaşıcı hastalıklardan biridir. HPV ile enfekte olan birey ile cinsel temas sırasında virüsün bulaşma ihtimali %50 olarak kabul edilir. Tek ilişkide dahi bu kadar yüksek bir bulaşma oranına sahip olan virüsün, bazı bireylerde enfeksiyona neden olmadığı da görülmüştür. Bunun başlıca nedenleri arasında HPV’nin bulaşmasını etkileyen faktörler yer alır. Bu faktörler arasında virüsün yükü yani sayısı oldukça önemli bir yer tutar. Bireyin birlikte olduğu partnerinde bulunan HPV’nin yükü fazla ise bulaşma oranı daha yüksektir. Düşük virüs yüküne sahip bireyden virüsün bulaşma ihtimali ise daha az olacaktır. HPV ile enfekte bireyden enfeksiyon kapmamayı etkileyen bir diğer önemli faktör ise ko-faktörlerdir.
Ko-faktörler virüsün bulaşında olduğu kadar vücuttan temizlenmesinde de rol oynar. Ko-faktörler; genital bölge tüylerinin temizlenmesi, sigara kullanımı, vücut bağışıklığı gibi etkenleri kapsar. Ancak HPV ile temasta bulunan bir bireyde enfeksiyon gelişmemesinde etkili rol oynayan ko-faktör daha çok, genital bölge tüylerinin mekanik bir şekilde temizlenmemesidir. Ağda, jilet ve tüy dökücü kremler ile genital bölgenin tüylerden arındırılmasına mekanik temizlik denir. Genital bölgede yer alan tüyler, birçok virüs ve bakteriye olduğu gibi HPV’ye de karşı koruma sağlar. Sigara kullanmamak ve yüksek bağışıklık da aynı şekilde virüsün bulaşından sonra enfeksiyon gelişmesinde etkin rol oynar.
Birey, HPV ile enfekte olduktan sonra kısa süre içinde belirti gösterebilir ancak bu tip durumlarda genellikle hastanın bağışıklık seviyesinin düşük olması ya da virüs yükünün fazla olması gibi durumların etkili olduğu düşünülür. Bazı hastaların HPV enfeksiyonunu fark etmeden kısa süre içerisinde vücudundan attığı bilinmektedir. Ancak HPV enfeksiyonunda genellikle Latent dönem (sessiz dönem) olarak da kabul edilen inaktif enfeksiyon görülür. Latent dönemde virüs, vücutta olmasına ve enfeksiyon gelişmesine rağmen klinik herhangi bir belirti göstermez. HPV enfeksiyonunun kuluçka süresi 2-6 ay kadar arasındadır. Bu süreçten sonraki sessiz evre ise Latent enfeksiyon olarak kabul edilir. Bazı hastalarda latent dönemi uzun yıllar sürebilir.
Latent enfeksiyon sürecinde hasta belirti göstermediği için HPV’yi en çok bulaştırdığı dönem de yine Latent enfeksiyon dönemidir. Latent enfeksiyonda hastanın HPV taşıyıp taşımadığı yalnızca moleküler biyolojik teknikler sayesinde anlaşılabilir. HPV DNA testi HPV DNA testi ile tespit edilen enfeksiyonda genital kondilom (siğil) gibi herhangi bir cilt lezyonuna rastlanmaz. Latent dönemdeki enfeksiyonlar genellikle genital siğil lezyonları ortaya çıkan hastaların partnerlerine uygulanan tarama testlerinde ortaya çıkar. HPV enfeksiyonunun erken tanısı, ileride oluşabilecek rahim ağzı kanseri, makat kanseri gibi hastalıkların önlenmesinde oldukça önemlidir.
HPV enfeksiyonunun temel belirtisi olarak kabul edilen genital siğiller, virüs ile enfekte olmuş her hastada ortaya çıkmasa da enfeksiyonun varlığı büyük oranda bu lezyonlar sayesinde fark edilir. 200’den fazla tipi bulunan HPV’nin, yaygın olarak HPV 6 ve HPV 11 tipleri genital siğile neden olur. Genellikle Latent enfeksiyon olarak seyreden HPV 16 ve HPV 18 gibi yüksek riskli tiplerinin de genital siğile neden olduğu görülmüştür. Ancak son yıllarda hastalarda virüsün yaygın olmayan birçok türü ile karşılaşılmaktadır.
HPV ile enfekte olan hastalarda kuluçka süresi 2-6 ay kadar sürebilmektedir. Bazı hastalarda genital siğiller birkaç hafta içerisinde ortaya çıkarken bazı hastalarda ise yıllar sonra görülebilmektedir. Genital bölge ve çevresinde karnabahar görünümlü, küçük et parçası şeklinde ortaya çıkan kondilomların en bulaşıcı olduğu dönem, gözle görülebilen lezyonların olduğu evredir. Genital bölge ve çevresinde aşağıdaki genital siğil belirtileri ile karşılaşan hastaların, en kısa sürede uzman bir jinekoloğa başvurarak tedavi olması oldukça önemlidir.
Genital Siğil Belirtileri;
Makalenin Yazarı: Jin. Op. Dr. Korkut Arslan
HPV Genital Siğil Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Bu sitede yer alan bilgiler, kişileri bilgilendirmek amacıyla hazırlanmış olup, hiç bir şekilde hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılamazlar. Sitemiz Sağlık Bakanlığı 15/2/2008 tarih ve 26788 numaralı yönetmeliği 29. maddesine göre sunduğumuz hizmet ile ilgili konularda bilgilendirme amaçlı tanıtım ve ilan kapsamında hazırlanmıştır.
Gizlilik İlkesiHPV Genital Siğil Konusunda Bilgi Alın